Ve Sonuç

Referandumun neticesi açığa kavuştu. Yüzde 58 Evet demiş. Bravo!

Aziz NESİN ‘ in “ülkemizin Yüzde 60 ‘ı aptallardan oluşmaktadır” tümcesinde belirttiği bu saptama sözkonusu olduğuna göre hiç şaşırmadım.

Karanlık Çağlara hoş geldiniz!

Sonucun bende yarattığı hissiyatı anlatayım biraz. Mağlubiyet duygusu değil hissettiğim. Zira reyler çoğunlukla hayır çıksaydı kendimi "galip" ya da "kazanmış" da hissetmeyecektim. "En sonunda milletin ruhu, zihni, ekonomisi üzerine ipotek koyanlara geri adım attırdık, biraz daha nefes alma olanağı yakaladık" diye düşünecektim.

Ama olmadı…

Kimi insanlar kendi ruhlarını karartan, sömüren, yok edenlerin dediklerini kabul ettiler. Zihinlerini iğfal edenleri alkışladılar. Ceplerini boşaltanlara kaçma olanağı verdiler, hatta ve hatta hırsızları şahsen yatak odalarına sokup mücevherlerinin yerlerini gösterdiler!

Bu tabii ki onların seçimi. Ama ben hala onların sorumluluğu diye düşünmüyorum. Zira karşı tarafta büyük sihirbazlar, büyük hokkabazlar, büyük göz boyayıcılar var. Okyanus ötesinden efsun yapan büyücüler var. Bunların hepsiyle mücadele etmek zordu. Sonuçta onların istediği oldu.

* * *

Hissettiklerim şuna benziyor:

Gencecik yaşında uyuşturucu batağına saplanan ve "Bana birşey olmaz, kontrol bende" dediği halde aslında kontrolü çoktan kaybettiğini göremeyen bir genci seyretmek gibi. Sevdiğiniz birinin asla ve asla altında kalkamayacağı borç batağına girmesini izlemek gibi. Genç yaşındaki bir tanıdığınızın ölümcül olduğunu bildiğiniz bir hastalığa bile bile yakalanmasını görmek gibi.

Neyin ne olduğunu siz biliyorsunuz, sonuçları görüyorsunuz, ama karşı tarafa bunları anlatamıyorsunuz. Hatta "Bana bir şey olmaz" "Her şey kontrolümün altında" diyor. Siz ise onu adım adım cehenneme doğru inişini seyrediyorsunuz. Uzaklaştıkça küçülen görüntüsünü, büyük bir hüzünle izliyorsunuz. Arkasından sesleniyorsunuz "Yapma, gitme!" diye, ama rüzgar ters yönden esiyor, sesinizi boğuyor. O size gülümseyerek el sallıyor. İçiniz daha da burkuluyor.

* * *

Bu referandum işimizi daha da zorlaştırdı. İnsanlarımızın ruhen ve bedenen daha aydınlık günlere ulaşması için verilecek mücadelenin süresi daha da arttı. Hani "Darbeler ülkeyi 10 yıl geri götürür" derler ya. Bu referandumla en az 50-60 sene geriye gidildi(bkz. Demokrat Parti uygulamaları) Yargıda meydana gelecek tahrifatı düzeltmek çok zor olacak. İnsanlarda meydana gelen ruhsal, zihinsel ve bedensel tahrifatı ise belki birkaç kuşak düzeltmek mümkün olmayacak.

Ben en azından bir umut olarak da olsa, kendi ömrüm içerisinde kayda değer bir düzelmenin gerçekleşebileceğini düşünüyordum. Böyle bir olasılık var zannediyordum. Bunun böyle olmadığını artık biliyorum. Zira bu "darbe"den sonra ahtapot kollarını daha sıkı saracak, örümcek ağlarını daha sıkı örecek, boğa yılanı tutuşunu daha da sıkacaktır.

Gerçek "özgürlüğün", gerçek "insanlığın" ne olduğunu hiç bilmeyen, tamamen robotlaşmış, beyni daha doğduğu andan itibaren aşırı din soslu bir ideolojiyle yıkanmış ve köleleştirilmiş kuşakların üretilmesi daha da kolaylaşmış bulunuyor. Bunu engelleyecek bir yargı ise tamamen ortadan kaldırılmış durumda. Hem de ne adına? "Özgürlük" "Demokrasi" "Darbeciler ile hesaplaşma" adına. Sanırım tarihte bunun kadar acı ama aynı derecede komik bir ironi görülmemiştir.

* * *

Ama daha önce de dediğim gibi.

Biz buradayız.

Bir yere gittiğimiz yok.

Cehaletle mücadelemiz devam edecek.

Ama artık görev, başka kuşakları da içine alacak şekilde uzadı.

Kaderlerine küssünler!

Hiç yorum yok: